Uzun zamandan beri bu yazıyı tamamlamayı planlıyordu.En sonunda bütün enerjisini topladı ve yazmaya karar verdi…
Evet…
Ama bir dakika…Önce kettle’da su kaynatması ve nescafe içmesi gerekiyordu.Tam kettle ‘a su dolduracaktı ki…Hayır,hayır…O entel,dantel biri değildi,nescafe içmemesi gerekiyordu.Türk kahvesi ne güne duruyorduki canım?Cık cık cık…Çok kızdı kendine,’’hayret bişeysin yani!’’ diye homur homur homurdanarak derhal kettle’daki suyu boşalttı.Tezgahtaki cezveye uzandı…2 tatlı kaşığı kahve,bir fincan su…Biraz karıştır…Çok karıştırma,köpüğü gider…Evet…İşte kahvesi de hazırdı…
Amanin!O da ne?Hiç kahve olur da sigara olmaz mı?Derhal çekmeceyi açtı ve fakat sigaranın esamesi okunmuyordu çekmecede…Bakkalı aramalıydı…Ya da…Tüh!...Aaaa neyse ya,puro ne güne duruyor?Hem kahveyle daha güzel olmaz mı?Tamam…
Puro,kahve ve klavye…Çok entelektüel bir ortam...Dikkatinizi çekerim;entel değil,entelektüel…
Neyse…Derin bir nefes aldı…
Şaka da şuka da, şaka da şuka da…Yazmaya başladı;
‘’…Erkek usulca eliyle okşadı kadının ka…’’
Hayır hayır yazamıyordu…Cümlenin sonunu bir türlü getiremiyordu…Toplumsal duruşuna,siyasi kimliğine,o vakur tavrına,varoluşuna,yüklendiği misyona yakıştıramıyordu…Onu okuyanlar,tanıyanlar, hakkında ne düşünürdü sonra?...Ancak…Ancak,başarmalıydı…Evet evet başarmalıydı!...Bu ruhuna ket vuran engelleri,bu beyninin özgürlüğünü sınırlayan prangaları kırıp atmalıydı…Tabularını yıkmalıydı birer birer…
Evet,yapmalıydı bunu…
Belki üzerine daha ferah şeyler giyerse,şöyle dekolte bişeyler,sanki o zaman daha bir yoğunlaşmış olacak;yazının akışına kendini bırakabilecekti…Hemen gardrobuna koştu ve en degaje geceliğini giydi üzerine…Bi an tuvalet masasındaki PARFÜM gözüne ilişti…Ohh, sıktı bol bol…
Tamam…İşte şimdi yazabilirdi…Şaka da şuka da, şaka da şuka da;
‘’…Erkek usulca eliyle okşadı kadının ka…’’
Ve fakat ‘’…Erkek usulca eliyle okşadı kadının ka…’’cümlesinin sonunu yine getiremiyordu işte…Kahretsin!
Konsantre olmak için FLÖRTÜNÜ aramalıydı…Aradı;hoş, beş ettiler;canımlar,aşkımlar,hayatımlar,sen nasılsınlar,ben iyiyimler…Galiba bayağı bi konsantre olmaya başlamıştı...
Tekrar oturdu klavyenin başına;
‘’…Erkek usulca eliyle okşadı kadının ka…’’
Olmuyordu,olamıyordu…’’Off! Yeter artık!Kocaman bir insansın sen!Kendine gel yaa!’’ diye söylendi…
Tekrar derin bir nefes;
‘’…Erkek usulca eliyle okşadı kadının kanununu ve en sevdikleri şarkıyı çalıp,söylemeye başladı…’Tûti-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil /Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf değil’…’’
Ohh be!Dünya varmış!
İşte bu yaa!Bu!
...................
Dip not:
(*)Tûti-i mu'cize-gûyem;
Nef i'nin en çok bilinen gazellerinden olup 3 feilâtün, 1 feilün kalıbıyla yazılmıştır.Daha sonra bu gazel Itri tarafından bestelenmiştir;
Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değilÇarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
(Mucize söyleyen bir papağanım ben, dediklerim boş laf değilFelekle konuşamam, onun kalbi temiz değil.)
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayanaEhl-i dil birbirini bilmemek insâf değil
(Kalbi temiz olmayana gönül ehlidir diyememGönül ehillerinin birbirlerini bilmemesi insafa sığar bir şey değil.)
Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârımRûzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil
(Felek alçak ve dünya kıymet bilmez ise deinciye benzeyen sözümün değerini gene düşünce bilir.)
Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma'ânî elimeÂleme bez-i güher eylesem itlâf değil
(Şiir hazinesinin kapısının anahtarı elime geçtiAleme bol bol cevher dağıtsam bunlara ziyan gözüyle bakılmaz.)
Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef'îTab'-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
(Nef’inin temiz gönlü şiirin levh-i mahfuz (kader levhası)udurDostlarınki gibi kitapçı dükkanı değil.)
(*)Uludagsozluk.com ve Vikikaynak'tan alıntıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder