19 Temmuz 2008 Cumartesi

Pollyanna'nın el kitabı-1-

‘’Bugün hava çok sıcaktı… Ensemdeki terler neredeyse donuma kadar ulaşmışken ve bu halde, o icra dairesi senin bu icra dairesi benim koştururken birden durup düşündüm;ya şimdi kar yağsaydı?Daha mı iyiydi?Birden bire aklıma çığ altında kalan evler geldi ya da ne bileyim fırtınada sokakta kalmış kibritçi kız;ya da sel suları altında kalmış,evini su basmış insanlar…Ve halime şükredip ,mutlu oldum…

İcra dairesinde dosya istediğim çocuk bana tuhaf tuhaf davranıp,homur homur homurdansa da ‘’insanlar farklı farklıdır,cins cinstir;bu tür farklılıklar olmasa hayat ne kadar da sıkıcı olurdu’’ deyip,mutlu oldum…Çünkü o da insan be anacığım,bi şekilde stresini atması lazım.Ya stresini bana yüklemeseydi de dolup dolup birini öldürseydi,daha mı iyi olurdu alimallah?

Aylardır araba almaya çalışıp, herkesin farklı farklı markalar söylemesi ve misal ‘’ayy Alman arabalarından şaşma anacığım,çok sağlam oluyor'' ya da ‘’ay sakın sıfır alma,boşu boşuna o kadar para verecen,sonra da değer kaybedecek!’’ ya da ‘’ayy sıfır al,napıcan 2. eli,kadın başına oto sıınaayilerde mi uğraşıcan?’’ diyerek kafamı allak bullak etmeleri yüzünden tabanvaylara asılıp da bu çöl sıcağında yürüdüğüm için mutlu oldum,zira yürümek insan metabolizması için dünyanın en faydalı şeyi…

Ki zaten arabam olsaydı adliyeden yaklaşık 500 metre aşağıdaki ‘’Meşhur Hasanpaşa Fasülyecisi’’ ne gidemeyecektim.On saat, yok efendim park sorunu,yok efendim park ücreti derken astarı yüzünden pahalıya gelecekti…İşin yoksa uğraş…Gerçi o da beyinsel fonksiyonlarımın çalışmasına yardımcı olurdu aslında…E bilirsiniz çalışan organlar gelişir,öyle değil mi?

Ya da İspark görevlisi başımda bitecek ve ben de kendisine ''ayy canım,ne kadar yoruluyorsun bu sıcaklarda,allah yardımcın olsun,karnın aç mı?bi ihtiyacın var mı?Bak ölümü ye!Sakın çekinme!Sölee,söleee!''diye ısrar edecek ve ona yardım etmek için bütün muhit esnafını dolaşmaya başlayacaktım.Sonra da bakkalı,lokantacısı,kasabı,manavı,fırını hep birlikte ''hayat sevincee güzelll/sevince tatlı günler/ bir kuşu kelebeği/ bir taşı sevin yeterrr!'' şarkısını dans ederek Hasanpaşa'da hep birlikte söylemeye başlayacaktık...Zaten böyle anlarda derhal hazırda bekleyen bir orkestram da var...Ben de bilmiyorum hemen nerden çıkıp geliyorlar ama direkt senkronize olabiliyoruz.Sanırım artık aramızda tatlı bir telepati hali hasıl olmuş...

Yağ içinde yüzen fasülyeyi yedikten sonra düşündüm de bu yağı bulamayan insanlar da var…Benim bu yemeği yağlı bulmaya ne hakkım olabilirdiki?Kaldı ki lezzeti de yerindeydi doğrusu…Hatta yağın, motor yağı olabileceğini düşünüp daha da bir mutlu oldum çünkü o da bir yağ ve eğer fasülyeye angaje olabiliyorsa bu aynı zamanda bir buluş olarak bile değerlendirilebilir…Dünya ölçeğinde değerlendirirsek,böylesine dahiane bir buluşu bizden başka hangi ülke yapabilirdiki?Ülkem adına inanın bana, o kadar mutlu olmuşum ki,gözlerimden akan yaşı gören garson çocuğun ‘’abla,al sana mendil getirdim’’ diyen sesiyle irkiliverip,sandalyede sıçrayıvermişim…İnsanlar ne kadar da iyi…Ne kadar!

Bu meşhuurrr pilavüstü fasülyemi bitirdikten sonra ‘’çay içer misin?’’ diye soran garson çocuğa ‘’buranın adı 'Meşhur Hasanpaşa Kurufasulyecisi' olduğuna göre,burası çok mu meşhur?Şubeleri de var mı?’’ diye sorduğumda,’’abla açılalı 2 gün oldu,bak kapıdaki çelenkleri görmüyon mu?Şubesi filan yok,biraz aşağıda buranın patronunun bi de börekçi salonu var’’ yanıtı beni gerçekten de çok mutlu etti…Böylelikle bir yerin açılır açılmaz meşhur olması ve de benim oranın müşterisi olmamın derin sarhoşluğuyla bir kez daha bahtiyar oldum…

Haydi bakalım,kalın mutlulukla…En güzel günler,en güzel geceler sizinle olsun…Nasıl bakarsanız,öyle görürsünüz anacığım…Önemli olan bardağın dolu tarafını görebilmek…Öyle değil mi anacığım?’’

2 yorum:

  1. :)polyanna ya sevgiler o halde...

    YanıtlaSil
  2. Hani biliyorum sen yapmazsın ama; zaten Pollyanna'ya misal küfretsen de o mutlaka iyi birşey bulur:))Rahat ol yani:))

    YanıtlaSil