8 Şubat 2009 Pazar

Çözüm dilemenin doğurgan olma şartı...

Kızım onu ne zaman TV'de görse ,''anne şu kadın var ya ,işte ben onu hiç sevmiyorum,ya sen? '' diye sorar.Ben de onun nefret hisleriyle büyümemesi adına gerekli olan annelik vecibelerimi yerine getirir,'' sevmemem için bir neden yok çünkü onu tanımıyorum ki'' gibilerinden didaktik açıklamalarda bulunurum. Ki zaten anne olmak kesinlikle böyle birşey ,bunu çok deneyimledim.Çocuğunuz olduktan sonra başöğretmen edasıyla dolanırsınız ortalıklarda...

Sevmediğini söylediği kadınsa Bülent Ersoy...Anlayabilecek yaşta olsaydı, belkide bugüne kadar çok az kişinin dillendirebildiği bir gerçekliğin cesurca altını çizmiş ; ''ölüm değil , çözüm istiyoruz !'' gibi çok önemli bir cümleyi mertçe söyleyebilmiş Bülent Ersoy'un herhalde görüntüsünden filan ürkmez , onu boya küpüne banmış yanaklarından öperdi.

Çocuk işte , nerden bilsin ?

İnsanların ölmemesini dilemenin suç olduğunu nerden bilsin?

Bağrına vura vura,'' ölüm değil,çözüm istiyoruz,yeter artık! '' diye feryat etmenin suç olduğunu nereden bilsin?

Bu halka neden bu kadar güvenilmediğini ; bu nasıl bir halktır ki en ufak bir aykırı seste etkilenip de derhal fikir değiştirecek kadar ergenlik sorunları içerisinde görüldüğünü ;neden bu kadar korumacı,kollamacı davranıldığını; neden bu sivilceli ergen görülen halk adına birilerinin mütemadiyen kararlar verdiğini nereden bilecek benim çocuk?


Hadi o bilmiyor , o çocuk...ya koca koca adamlar?

Bana gelince, ben o cümleleri sarfedinceye kadar Bülent Ersoy hakkında ne iyi ne de kötü bir yargıdaydım. Sesi kulaklarımı tırmalardı ama onu bu ülkenin kendine has, yani nevi şahsına münhasır bir rengi olarak görürdüm...Gerçi Hrant Dink'in cenazesinde söylenen ''hepimiz ermeniyiz!'' sözüne takılıp ,'' benim ermeni dostlarım var ama ne demek 'hepimiz ermeniyiz ?', ben ermeni değilim , elhamdülillah müslümanım !'' demiş ve beni biraz gıcık etmişti ama şu yargılandığı sözleri söyledi ya hani işte, o zaman ''portakal / orda kal'' oldum...Ölen çocuklar için oldukça içten ve samimi ,yanan bir yürekle bu sözleri edebilmek ,gelmiş geçmiş en baba köşe yazarlarının bile bir yerlerinin yemediği birşeydi çünkü.

Geçenlerde barış dileyen sözlerinden ötürü yargılanıp da beraat edince , birşeylerin değişmeye başlayıp, ''ayy yoksa demokrasi bize de mi geliyor komşularrr?'' diye alevlenen umudum , beraat kararının savcı Ali Çakır tarafından temyiz edilmesiyle tekrar sekteye uğratıldı...Hele bir de temyiz etme gerekçesine gelince...aynen şöyle ;''Çocuk doğurma yeteneği tıbben olmayan bir kişinin, Türk annelerini bir anlamda provoke etmek anlamında kullandığı sözleri, iyiniyet göstergesi ve düşünce özgürlüğünün gereği olarak değerlendirmek safdillik olacaktır'' mış...

O zaman şöyle düşünmek lazım ; Bülent Ersoy'un doğurganlık özelliği tıbben mümkün olsaydı demekki barış dileyip,savaşın son bulmasını isteyebilecek ,''ölüm değil ,çözüm istiyoruz!'' dediği için iyiniyetli olacak ve bu da düşünce özgürlüğünün bir gereği olacaktı.Ha demekki doğurgan olsa bu sözleri özgürce söyleyebilecek o zaman da ''halkı askerlikten soğutmak '' gibi bir suçlamayla yargılanmayacaktı...Hımm, benim bildiğim kadarıyla Perihan Mağden doğurgan bir kadın ama buna rağmen onun da ölen çocuklara üzülmesi hasebiyle halkı askerlikten soğutup soğutup durduğu ileri sürülüp bir o mahkeme, bir bu mahkeme dolaştırılıp durmaktaydı...O zaman demekki bu doğurganlık şartından Perihan Mağden'in kesin kes yararlanması lazım... Bu gerekçenin tersi yorumundan doğurgan kadınların ''ölüm değil,çözüm istiyoruz!'' diyebileceği sonucu çıktığına göre yurdumuzda düşünce özgürlüğünün olabilmesi için, elbirliğiyle Bülent Ersoy'u doğurgan yapabilecek tıbbi gelişimin inkişafına çalışmalıyız komşularrr! Hele bir de beşiz doğurtursak yaşadık demektir. Yaşasın ne kadar doğurgan , o kadar düşündüklerini söyleyebilme özgürlüğü!

Komşularrr,aranızda bir fincan düşünce özgürlüğü ve demokrasiden yana bir kadın doğumcu var mı acaba ?

3 yorum:

  1. sevgili deran çok güzel bir yazı yüreğine sağlık bende kendimce birkaç cümle sarfetmek istiyorum;
    bu ülkede akan kana kimse dur diyemediği için kan oluk oluk akmaya devam ediyor hala kimse neden bu savaş var diye sorgulamadığı sürece devam edecek belkide bir yarım asır daha.sorunun adını koyamamaktan geliyor aslında bu çözümsüzlük...çözüm aslında bize o kadar yakın ki bunu bile görememekte ısrarlı karanlık eller.biri çıkıp aykırı bir sesle düşüncelerini aktardığında vatan haini ilan edilen bu ülkeye korkarım daha uzunca bir sürede demokrasi uğramıyacaktır.kürt sorunu türkiyenin sorunu ve bu topraklarda sorun çözüme kavuşturulmalı tek umudum ve umudumuz bu olmalı...her evlat ana için kıymetlidir canından bir candır ne analar ağlasın nede evlatlar artık ölmesin güzel ülkemde

    YanıtlaSil
  2. gerçekten bülent ersoy söylediği o söz ile benide epey şaşırtmıştı. ummadık taş yarar baş mıydı o atasözü (-: hah işte ondan.

    YanıtlaSil
  3. Asiçiçek ve piç;yorumla katkılarınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil