Seni bir yerden gözüm ısırıyor? Ama nerden? Gördüğüm hiçbir yüzü unutmam ben… Kesin bir yerde karşılaştık seninle… Ama nerde?
Hani bir kız vardı… Bir işe girmişti… Kendi halinde çalışıyordu… Tuzakları bilmiyordu henüz… Saftiriğin Allahıydı…
Toplu işyeri ortamlarını,plaza yalakalığını,orada bukalemun olmayı… Kişiliğini dışarıdaki askıya asıp içeri girmesi gerektiğini…Suratına tükürülse bile ''yağmurdandır ‘’demeyi bilmiyordu…
Sen o kızı aldın karşına hani,savcı gibi sorguladın… Hiç utanmadan,öyle adice… Sen orada,o plazada öyle olunması gerektiğini sanıyordun … Hani bu ’’oyunun kuralı’’ diyordun…
Oysa,
korktun o kızdan…Çok korktun… Akıllıydı,sallardı seni yerinden…
Hiç kazanmak gelmedi aklına… Fırlatıp atmalıydın… En kolayıydı yok etmek, bir an önce kurtulmalıydın…
İşte sen o kadardın!...
O musun sen?...
…………
Yok yok… O da değilsin!
Dur bir yerden çıkaracağm seni ben… Acele etme...Bir saniye…
Hatırladım, tamam tamam…
Hani sen çok mutsuzdun… İlişkilerin çok berbattı… Hep aldatıldın,terk edildin!
Çevrende mutlu bir yüz görmek istemiyordun hani…
Sonra mutlu birileriyle karşılaştın ama onları her gördüğünde biraz daha azalıyordun… Çünkü sana hiç kimse ‘’sevgilim’’ dememişti yürekten… Ah ne kadar istemiştin!... Sana dair hiçbir şey hatırlanmamıştı ; bir kere bile güzel olduğun hissettirilmemişti sana… Sen söylerdin kendine ‘’ne kadar ne olduğunu’’ da kendin bile inanmazdın…
Sen her zaman,’’Ah ne kadar yazık!’’tın…
Ah ne kadar yazık!...
Sonra o sevgilileri ayırmak için elinden geleni yaptın hani sen… O zaman sen ve senin hayatın, bu kadar lanet gözükmeyecekti gözüne… Kimse mutlu olmazsa, mutluluk diye bir şey de olmayacaktı yeryüzünde…
Darma duman ettin onları… Rahatladın…''Oh! ''dedin hani…
O musun sen?
………
Yok ya… O da değilsin… Nerden tanıyorum seni ben? Bir yerden gözüm ısırıyor… Kesin bulacağım!...
Bir genç vardı hani… Okumak için gelmişti büyük şehre… Babası kıt kanaat dişinden tırnağından artırdığını gönderirdi oğluna… Okumak istiyordu… Arkadaşları oldu…
Genç işte!… Delikanlı ... Bu lanet olası dünyayı düzeltebileceğini sanıyordu… O’nun İdeali, plazalarda patron olmak değildi… O her şeyi sorguluyordu…
Sen ,’’gel bakim buraya’’ dedin ona… Aldın götürdün evinden… Evinde ‘’yasan-dışı ‘’şeyler aradın… Allak bullak ettin…
Elektrik verdin… Askıya astın… Tuzlu suya bandın.
Sonra nasıl olduysa salıverdin… O genç, ihtiyarlamıştı artık… Senin vahşetini kaldıramadı… Hiç unutamıyorum hiç... Ardında ufak bir not , kocaman bir haykırış bıraktı ; ''Hoşçakal yalnızlık ,merhaba özgürlük! ''...Senin vahşetini kaldıramadı.
O musun sen?
Dur dur kaçma! Bir yerden, gözüm ısırıyor seni… Bulacağım… Dur kaçma,bir saniye bekle!
Dilimin ucundasın…
Buldum!
‘’……’’ ,
işte,o'sun sen!.
Sen işte bu kadarsın.
..........
''
1994
- Alo, Ali naber ?
-İyilik bacii,senden ?
-Nolsun be Ali, ders çalışıyorum,malum işte sınavlar...Sen napıyorsun?
-Ben Kadıköy'e olta almaya gidiyorum bacii...
-Hadi bee! Ne güzel ! Keşke ben de balık tutabilsem...
-Olsun,ben sana da tutarım,merak etme sen...''
..........
Nasıl anlayabilirdim ki Ali ben seni? Hiç açmadın ki içini...Böylesine hayat dolu bir sesin,1 hafta geçmeden ufak bir notla hayata ''elveda'' diyeceğini.
........
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
merhaba "ünlü" tekil kişisi az İstanbul da yaşadım emma film festivaline gidememiştim bu senede döktürmüşlerr...kıskandım sizleri..fırsat bulabilenleri?..
YanıtlaSil(tv de bakıyodum da...)
Halbuki benim burda yazdıklarım film değildi.Gerçekti,yaşanmıştı.Cihangir kolonisiyle aynı havayı solumaktansa evimde alır film seyrederim diye düşünüyorum ama...bilmem...
YanıtlaSilelif'cim havayı dağıtmaya çalışıyorum...
YanıtlaSilha tamam,oldu o zaman..ben de dedim Opeth napıyo?(gülmücem burda):)
YanıtlaSil