Bu 60 daireli apartmanda her gün sayısız insan taşıyorum.
Doğal olarak sayısız insanla insan suretiyle karşılaşıyorum.
Mesela spora giden gençler gerim gerim gerinip, derin bir gururla aynada vücutlarını incelerken, yandan, önden, popodan, karından , yaşlı Fahrinur teyze hiç ama hiç bakmaz aynaya. Küsmüş gibi hayata. Napsın be, yüzü toprağa bakar olmuş kadının artık. Fahrinur teyze unutmuş bir zamanlar genç olduğunu, gençler de bir gün nasılsa Fahrinur teyze olacaklarının henüz değiller farkında. Yapışsan da kusursuz mu kusursuz vücuduna, vücut bu, bırakacak zaman sonra seni ruhuna.
Anneler biner çocuklarıyla... Çocuklarının elleri, ayakları, saçları kapıma sıkışmasın diye pür dikkat kesilirken, beni de alır deli bir telaşe mesela. Beni de alır bir deli telaşe dedim ya birden bire aklıma Sabahattin Ali'nin şiiri geldi. Hani var ya Nükhet'in söylediği : '' Beni sararrr melankoliii, aaaaaahh! Beni sarar melankoliii...''
Ahh bir de şu asansör fantazisi yapanlar yok mu? Ya var ya bişi bildiklerinden de değil ha! Bunlar böyle şeyleri bir yerlerde seyrediyorlar, okuyorlar, sonra da neymiş efendim ''asansör fantazisi! '' Lan benim adımı niye kötüye çıkarıyorsunuz? Mekan olarak beni seçtiniz diye sittin sene üzerime yapışan bu yalap şap, saçma sapan fantaziyle anılmak zorunda mıyım? Hayır yani neden ben? Neden merdiven altı fantazisi değil de illa asansör ? Ahlaksızlar! Kardeşim, gidin evinizde yapın ne yapacaksanız ya ! Utançtan yerin dibine giriyor, bir an evvel bu angutları oturdukları kata ulaştırmaya çalışıyorum ama stopa basıp, ara katta beni durduruyor, fantaziyi uzattıkça uzatıyor eşoleşşekler. Gözlerimi kapamaktan başka çarem kalmıyor. Hayır yani utanmayı da bi yana bırakın, bunlar beni stoplayıp ara katta durdurduklarında başka biri düğmeye basıp ,beni çağırmasın mı ! Bu sefer de bu sevişgenlerin telaşa kapılmaları yüzünden kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor. Neyse ki şimdiye kadar yakalananına, basılanına rastlamadım, şükür! Hem idmanlı hem de temkinli eşşoleşşekler!
Bir de gözlerini birbirinden kaçırma huyu çok yaygın. Birbirlerine '' merhaba'' ya da '' iyigünler'' dememek için türlü atraksiyonlar yapıyorlar. Lan alt tarafı bir kelime : '' merhaba'' ... Bunu dile getirmenin bir insana ne gibi bir külfeti olabilir ki? Ne zaman unuttular bu lafı acaba? İlk kim ve neden unuttu?
Hele geçen gün , vücut çalışmış ve üst bedenini üçgenleştirince kafası oldukça küçük kalmış, tabiri caizse tam bir ''devekuşu '', bastı düğmeye beni çağırdı. Apartman görevlisi de peşi sıra eğile büküle bunun mini minnacık spor çantasını taşıyordu. Çünkü bu çok mühim devekuşu az önce jeepinden inmişti. O sırada elinde yemek tenceresi olan, çelimsiz, pek bir albenisi olmayan bir kadın da kapımın yanına geldi. Devekuşu ile kadınceyiz bindiler ve düğmeye bastılar. Lan o küçük kafa , bir ''merhaba'' , bir '' iyigünler '' demedi elinde tencere tutan kadınceyize iyi mi ?Ama vücut çalışmış ya, nasıl gerim gerim geriniyor bir görseniz. Beyin küçük kaldıktan sonra, omuzların Çin Seddi gibi olsa nolucak? Kadın da zavallıcık,büzüldü bir köşeme, bir an evvel gideceği kata ulaşmanın ve bu hıyardan kurtulmanın sabırsızlığıyla yandı tutuştu. Bu devekuşu daha önce indi ve inerken de ses yok, tık yok iyi mi . Yuh be!
Hani yuh be diyorum ama ben üzülüyorum böyle şeylere. Böyle kaba saba insanları elimde olsa oturdukları kata çıkartmayacağım , tuttuğum gibi enselerinden fırlatıp atacağım da elimde değil ki ! Elim yok. Her şey otomata bağlanmış, tık, tık, tık...
Ha bir de burnunu karıştırıp da tutamaçlarıma burun pisliklerini bir güzel sıvayanlar var ki... Allah sizin belanızı versin! Bunları harbiden dövesim geliyor. Beni pisletmeyi bırakın, daha sonra binen kişilerin eline bulaşınca, adam haklı olarak basıyor kalayı. E basmasın mı ? Bu küfürleri nerden öğrendim sanıyorsunuz? Tamam kalayı bassın, bassın da yalnız aramızda kalsın , sonra bir bakıyorum başka zaman da o aynını yapıyor. E sen değil miydin '' vay adiler! Ben sizin yedi sülalenizi...'' diye küfürü sallayan? Ahh Ahh! Dilim yok ki bu deyyustan bunun hesabını sorayım...
Bu otomatik çağ beni böyle ettiyse alışveriş merkezlerindeki yürüyen merdivenleri ne etmiştir kimbilir?
En çok çocukları ve yaşlı yolcularımı seviyorum. Çocuklar bıcır bıcır konuşurken, yaşlılar da üzerlerinden yaydıkları buram buram , caanım naftalin kokusuyla sükunet içinde kısa bir yolculuğa çıkıyorlar benimle. Belki de az biraz zaman sonra çıkacakları uzun yolculuğun en çok da onlar farkında. Belki de o yüzden artık daha bir suskunlar.
Ne bileyim... Çok mu düşünüyorum ne? Arkadaşlar ,'' sen çok düşünüyorsun, çok sorguluyorsun'' diyorlar, '' asansörler düşünmez'' diyorlar.
Halbuki sadece çıkarsam ,indirsem ,taşısam , işime baksam, hizmetimi yerine getirsem ..Tık tık tık... Benden beklenen ne ki bundan başka ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
çok hoştu:))Geçen gün çok katlı bir mağazanın 6 kişilik asansöründe 5 kadınla 6 kat çıkmıştım ;çıkarken de klasik asansör mimiklerine bakarak, akıllardan geçenleri merak edip düşünmüştüm.Kurgusal bir yazı olabilir mi diye...Eee bu kadar güzel yazamayız tabii ki:))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Buraneros.Yok yok tevazu göstermişsin.Yazarsın:)
YanıtlaSilhayatımda mecbur kalmadıkça sansöre hiç bimmemişimdir taş çatlasa 9 yada 10 kez falandır:)))böyle bir takıntım var asansörler beni boğar nefes alamam daralırım bu yazıyı yazarken bile mevzu asansör olduğu için daraldım.güzel bir yazıydı dostum(herzamanki gibi)bu arada elifcim sen neden bir köşe yazarı değilsin anlamış değilim mutlaka yazmalısın daha fazla kitleye hitap etmeni en çok ben isterim yap bunu lütfen!bir de şu kelime doğrulamayı kaldırımısın her seferinde gözüme ilişiyor rica minnet ve ben mezo:)))
YanıtlaSilAma bu asansöre binerdin öyle değil mi?:)Teşekkür ederim sana da.Sevgiler.
YanıtlaSil