9 Haziran 2008 Pazartesi

Hayal'in ''The Sittiret'' iş başvurusu

Her zamanki gibi Sebati’sinin üzerine oturmuş,küskün bakışlarla denizin gel gitli sularında kendine göre büyük ama dünyanın ‘’pışııkk!’’ diye dalga geçtiği hayaller kuruyordu.Olsundu…Sebati kim mi?Hayal’in moda iskelesine bakıp denizi seyrettiği kayasının adı…Bir gün denizi seyrederken birdenbire aklına ''Sebati'' diye bir isim gelmiş ve bu sadık kayaya bu adı verivermişti…Bu sahilde bir kayaya sahip olup da denizi seyreden başkaca bir insan var mıydı o da bilmiyordu ama Hayal, hemen hemen hergün Sebati ile denizi seyrederek dertleşirdi.

-Bak Sebati,bugün de iş aradım ve yine bulamadım.Geçen gün kabul edildiğim bir işe ne büyük bir heyecanla koşa koşa gittim.İnan o gece uyuyamamıştım.Çok mutluydum Sebati…Patron olacak hırbo, daha ilk iş günümde, ‘’endamında ne güzelmiş,şöölee mini etekler felan giy,yakışır sana’’,demesin mi?...’’Ahlaksız herif!utan utan yaşından,başından!’’ deyip,vurdum kapıyı çıktım…Ah Sebati ahh!bir bilsen ne kadar zor durumdayım…Çalışmak istiyorum ama iş yok!İş buluyorum ama eğer tanıdık vasıtasıyla değilse başına gelmedik bela kalmaz bu koca şehirde…Off,offf! diye derin bir iç geçirip meyve suyundan bi fırt çekti,simidini hırsla dişledi…O sırada Sebati’nin hemen bitişiğindeki cam şişesi kırıklarıyla dolu kayanın üzerine minik bir serçecik konup sanki çok önemli bir haber getirmiş gibi, heyecanlı heyecanlı ötmeye başladı.Hayal şaşkınlıkla,’’Sebati bak!bu bana bişiler anlatıyor sanki,hah ha ha hah!minik kuş,al sana susam,bak valla martı olsaydın vermezdim,herkes onları besliyor zaten ama ben sizin familyayı seviyorum,al bakim ,al’’…elindeki simidin susamlarını ufalayarak verdi bu haberci serçeye…

Sonra geçen gün bir arkadaşının ısrarlı tavsiyeleriyle ,hatta yalvararak verdiği kitabı çıkardı çantasından,''The Sittiret''... ‘’Dur Sebati, bu kitabı sana da okuyayım;şimdi bak,biz eğer istersek,sırf düşünerek, yani düşünce gücüyle her şeyi yapabiliyormuşuz,öyle yazıyor valla bu kitapta…Sebati, tamam okuyorum çatlama şimdi taş olup ,ha ha ha ha ha ha ha…Ama çok etkilendim,bu kitaptan,Perihan haklıymış…Bak ne yazıyor, iş görüşmesine gidince şöyle davranacakmışsın …

………….

Bu sabah yine çok heyecanlıydı Hayal,çünkü Figen hanım diye biri onu iş görüşmesine çağırmıştı.O serçecik boşuna heyecanlı heyecanlı ötmemişti yani…İşte vardı bu doğada işaretlerin dili,evrenin yasası…Mesela Perihan'ın ona bu kitabı vermesi var ya, bu bile bir tesadüf değildi ,bunda bile ilahi bir mesaj vardı…Ne diyordu ‘’The Sittiret’’ de:

’’Bu sizin hayatınız ve sizin tarafınızdan keşfedilmeyi bekliyor!Şimdiye kadar,hayatın zor ve başlı başına bir mücadele olduğunu düşünmüş,bu yüzden de çekim yasası gereği hayatı zor bir mücadele olarak yaşamış olabilirsiniz.Şimdi ise evrene;Hayat çok kolay!Hayat çok güzel!İyi olan ne varsa bana geliyor! diye haykırmaya başlayın!’’…

İşte o serçeciğin o canhıraş ötmeleri;sonra Perihan’ın ona bu kitabı vermesi ve sonrasında bu iş başvurusuna çağrılmış olması,tüm bunlar çekim yasasının etkisiydi…Tesadüf değildi bunlar…Sadece bu işaretlerin dilini iyi yorumlamak gerekiyordu…Herkes bunu görmüyordu ve hayatta başarılı olamıyordu.Oysa herkes bu kitabı okusa hayat o kadar kolay o kadar basit çözümlenecekti ki!

…………….

Olaya bak Tanrım!mesela şimdi de toplantı salonunda Figen hanımı beklerken karıştırdığı bir derginin rastgele açtığı sayfasında da bu ‘’The sittiret’’ kitabının reklamını gördü ve inanılmaz bir şey yazıyordu reklamında bile; ‘’Ne istemiş olursan ol,dileğin için dua ederken,onu elde etmekte olduğuna inan,ona erişeceksin!’’Mark 11:24

…İşte bu kadar!bu yazının şıp diye karşısına çıkması bile işe alınacağının kesin bir göstergesiydi yaaaa,işte bu!Bu bir mesajdı!

Figen hanım,onu kendi odasına buyur etti…El sıkışırken Figen hanım’ın elini çok sıkı sıktı çünkü kitapta yazdığına göre iş başvurularında bu tarz el sıkışma şekli ,karşındaki kişiye ne kadar özgüvenli olduğunu gösteriyormuş…Figen hanım da bayağı sıkı el sıkışıyordu,o da bayağı özgüvenliydi…

Hayal kendisine sorulan sorulara son derece rahat yanıtlar verdi çünkü çekim yasası ona evrenin dilini yeterince açık olarak belirtmişti,bu işe kesin olarak alınacaktı.Buna yüzde yüz inanırsa düşünce gücüne göre bu oldu demekti zaten…

Ayrıca Figen hanımın sorularını yanıtlarken de gözlerini asla sağa kaçırmadı ve burnunu kaşımadı .Eğer gözünü sağa kaçırır ve burnunu kaşırsa bu yalan konuştuğunu gösterirdi.E herhalde vücut dili sinyallerini, insan kaynakçı Figen hanımın bilmemesine olanak yoktu…Çok dikkatli davranmaya çalışıyor ve kesinlikle açık vermiyordu… Figen hanım işte o tuzak soruyu sordu,

-kendinizde en beğenmediğiniz huyunuz hangisidir?

Bu soruya hiç düşünmeksizin,

-sabırsızlık! yanıtını verdi…Böylelikle çalışma hayatında işlere yana yakıla kendini veren bir insan olduğu mesajını Figen hanıma vermiş oluyordu…Bütün bu yolları,şifreleri,vücut dilini,özgüveni,iş başvurularındaki tüm püf noktaları öğretmişti zaten ona ‘’The Sittiret’’…

İş görüşmesi Hayal için çok verimli geçti..Yine çok sıkıca özgüvenli özgüvenli el sıkışarak görüşmeyi sonlandırdılar…Güle oynaya savaşı kazanmış gibi ,içi sımsıcak bir mutlulukla dolarak ayrıldı oradan….Figen hanım son derece iyi intibalar almışcasına ‘’biz sizi ararız’’ demişti Hayal’e…Onu kesin arayacaklar ve ‘’gel başla’’diyeceklerdi,emindi bundan…İçinden ,kitaptan öğrendiği kelimeleri geçirerek evin yolunu tuttu ‘’gözlerini kapa ve sanki istediğin şey olmuş gibi hayal et,ordasın ve oldu!’’...İşi kesin alacaktı ve her şeyi ‘’The Sittiret’’kitabına borçluydu...Yaşasın!
…………..


Zırrrrr,zırrrrr,zırrrrr ya da di li li li li,di li li li li li,(telefon zil sesi hangi melodi gibi çaldı ,orasını bilemiyoruz artık...)...

Figen hanım,bütün iş görüşmelerini bitirmişti ki,telefonu yukarıdaki zil seslerinden biri şeklinde acı acı çaldı…Arayan Genel Müdürdü…Özgüvenli İnsan Kaynakları Müdürü Figen hanım,yerinden zıplayarak,ayağa kalktı,zangır zangır titreyerek,

-Buyurun efendim… Yaklaşık 30 kişiyle görüştük efendim,evet evet…Bakan Muttali beyin yeğeni Çiğdem Sarı işe alınacak,peki efendim,evet efendim,notumu aldım efendim,baş üstüne efendim.


Dipnot;''The Secret''in Türkiye versiyonu
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder