5 Haziran 2008 Perşembe

İnsandan nasıl koyun klonladık?

''Bütünüyle bilimkurgu ve fantastik bir öyküdür''


Türk bilim adamları bugün düzenledikleri basın toplantısıyla müthiş gerçeği Türk ve Dünya basınına açıkladılar.Şok gerçekler ve basın toplantısında konuşan Boğaziçi Üniversitesi Psikiyatri Anabilim dalı başkanı Prof.Dr.Mahinur Serdengeçti’nin sarsıcı açıklamaları aşağıda yer almaktadır;

‘’ Çok Sayın Basın Mensupları ve değerli dinleyiciler,aslında Üniversitemizde başkanı bulunduğum Psikiyatri Anabilim dalı Başkanlığı olarak amacımız, yıllar baz alınarak,değişen toplumun insan üzerindeki etkilerinin araştırılmasını içeren bir çalışma yapmaktı.Bir toplumdaki değişimlerden,buhranlardan,çalkantılardan bir insan ne şekilde etkileniyor ve bu ,o insanın psikolojisine nasıl yansıyordu?Bu çalışmanın mazisi kürsümüz için çok eskilere dayanmakta olup,ben bu çalışmanın son yıllarında yer almış bulunmaktayım.

Bunun için Sayın Oya hanım 3 yaşındayken denek olarak seçildi.Kendisi normal gelişimi boyunca kürsümüz tarafından izlenmiş ve testlere tabii tutulmuştur.

Çalışmaya 1970 yılında başlandı.Deneğimiz Oya, İlkokula başlayıncaya kadar gayet normal bir seyir izledi.

Ancak Eğitim ve Öğretim hayatı boyunca görüldü ki denek Oya’nın kıllanmasında önemli bir artış olmaya başladı.Bunun sebeplerini araştırdığımızda Türk Eğitim sistemindeki korkunç müfredatlar,bu müfredatların sürekli her iktidarın keyfine göre değiştirilmesi;Edebiyat tarihimizde yer etmiş önemli yazarlara,şairlere siyasi kaygılarla bilhassa yer verilmiyor olması gibi nedenlerle kıllanmasının artmış olduğu saptandı.

1980 yılına kadar ,her gece haberlerde seyrettiği anarşi;1980 da yapılan askeri darbe ile bir gecede (her nasılsa) anarşinin durmasından ;özellikle 17 yaşında asılan Erdal Eren’in idamından çok fazla etkilendiği gözlemlendi.Kulakları küçüldü,burnu değişime uğradı,elleri ve ayakları ufak da olsa farklılaşmaya başlamıştı.

Üniversite yıllarında son derece suskunlaşan deneğimizde,1990 yıllarında ülkede öldürülen aydınlar,bilim adamları,yazarların sayısının artması, bu cinayetlerin meçhul faillerinin bir türlü bulunamaması ile önemli ölçüde konuşma kaybı başlamıştı.Sadece gündelik yaşamda işine yarayacak kelimeleri kullanıyor,etliye,sütlüye adeta hiç karışmıyor,tırsmış bir profil sergiliyordu.

Yine aynı yıllarda evlenen deneğimizde, 1992 yılında meydana gelen Sivas katliamıyla birlikte tamamen konuşma kaybı,bakışların boşluğa takılı ve donuk bakması ve his kaybında çoğalma kaydedildi.

1996’da meydana gelen Susurluk skandalı ve skandalın ardında yatan gerçeklerin ört bas edilmesi;yine aynı yıllarda öldürülen gazeteci Metin Göktepe’ cinayetinin ardındaki sırlar,denek Oya’yı tamamen başkalaştırdı.Kendisini artık laboratuarımızda muhafaza altına almak zorunda kalmıştık.Çünkü insan içine çıkacak hali kalmamıştı,ailesi perişandı.

2000’li yıllarda ise yazar Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat ödülünü alması ve fakat ülkede buna verilen tuhaf tepkiler;son olarak da işlenen Hrant Dink cinayetiyle birlikte deneğimiz Oya tanınamaz hale gelmişti.

En son Ülkede başlayan aşırı milliyetçilik akımı,dinci kadrolaşmalardaki artış ve tüm bunlara rağmen Aydınları öldürülmüş bir ülkede yaşıyor olması denek Oya hanımı bizi bile dehşete düşüren bir hale getirdi.Deneğin kuyruk sokumunda oluşmuş bir kuyruk tespit ettik.

Bir sabah Laboratuarın kapısını açtığımızda karşımızda ‘’me’’leyen bir koyun bulduk.Ancak bu gerçeği tabii ki saklamak zorundaydık.Ne yapacağımızı biz bilim adamları bile bilemiyorduk.Şaşkındık.

Tübitak destekli projeler kapsamında yer alan ‘’kopya koyun’’ projesi için denek koyun Oya hanımdan yararlanılmasına karar verildi.Klonlama sonucu Kasım 2007 tarihinde ‘’koyunlaşan insan denek Oya’’dan ,Türkiye’nin ilk klon kuzusu dünyaya gelmiştir.Bu kuzuya da ‘’Oyalı’’ isminin konulmasının sebebi budur.

Dolayısıyla Dünyanın çok önemli bir buluşu olan ‘’’koyundan koyun klonlama’’ buluşunu da sarsan’’ insanın koyunlaşması ve bu koyundan da kuzu klonlaması’’ işlemi Dünyada tektir.Ve ne mutludur ki bu bize nasip olmuştur.Bu önemli bilimsel çalışmanın açıklanması ve deklare edilmesi amacıyla bu basın toplantısını düzenlemiş bulunmaktayız.

Vatanımız ve Milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederiz.Saygılarımızla.''

3 yorum:

  1. :)tebrik ederim,çok sevindirici bir haber aldım da:)başarılarınızın ve kelimelerinizin hep artması dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

    Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek"

    Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

    İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

    Mustafa Kemal Atatürk
    Bursa, 5 Şubat 1933

    YanıtlaSil
  3. ...Ve].Teşekkür ederim...Pek çok kişiye ulaşabilmek güzel bir duygu.Selamlar:)

    YanıtlaSil