Çok hikayeler dinledim, böyle deli gibi etkilenerek...
Anlatanların gözleri, uzak bir hüzünle kaplıdır.Başlarının üzerinde efkarlı bir yağmur bulutuyla dolaşırlar.Ha yağdı ha yağacak.
Giden sevgili artık dönmeyecektir.
Evlenmiştir.
Çocukları olmuştur her ikisininde.Köprünün altından çok sular akmıştır.
''Mazi kalbimde yaradır.''
Anlatırken giden sevgiliyi,yüzünde tuhaf bir gülümseme vardır...Çok tuhaf.Acıyla karışık ama aynı zamanda özveri ve ödün dolu,merhametli; ‘’o mutlu olsun da,önemli değil’’ diyen bir gülümseme.Giden gitmiştir ama hala seviliyordur.Hiç unutulmuyordur.Çok ama çok özleniyordur...
Çünkü,
‘’Mutlu aşk yoktur.’’
Kavuşamadıklarından mı ?bilinmez ama o aşk hiç bitmez.
Marilyn Monroe gibidir;hiç kırışmayan,buruşmayan ve zamanın birinde o dillere destan güzelliğiyle donmuş kalmış.Bütün ihtişamı ve yakıcılığıyla.Ya da James Dean;yakışıklılığı ve diriliğiyle.Asiliği ve öfkesiyle...
Öyle insanın boğazına gelip oturan,düğümlenen tek bir sözcük gibi; ‘’o ve onun adı’’dır bütün evren…
Hele bir meyhane sofrası olsun.Hele efkarlansın.Ortalık da loşsa…Candan bir arkadaş da varsa yanında,başlar anlatmaya…Fonda ''bütün kuşlar vefasız,mevsim artık sonbahar''vardır;denizin dalgaları kıyıyı döverken ;
‘’Gitmesine izin verdim,o gitti ve ben öldüm…Biliyor musun?O günden beri yaşamıyorum…’’
‘’Uzak diyarlarda evli barklı,mutluluk en çok onun hakkı,bu kırık dökük hikayelerde,adı ben de saklı’’dır ,iç dökmelerin tek konusu...
En çok etkilendiğim yazarlarımızdan Sabahattin Ali’nin ‘’Kürk Mantolu Madonna’’sı,birbirini severken ayrılmak zorunda kalanların bana göre en hazin romanıdır;
‘’Kaybedilen en kıymetli eşyanın,servetin,her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor.Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor’’der roman...
Bu romanı ilk okuduğumda 14 yaşlarındaydım,hıçkırıklara boğuldum dersem abartmış olmam.Ve o günden sonra çevremdeki hiçbir insana ve öyküsüne,sıradan ya da anlamsız gözüyle bakamadım.
Öyle bir romandır ki bu;yıllara yayar,dönüp dönüp birkaç kez okursunuz Raif Efendi ve Maria Puder’in o insanı sarsan hayatlarını.
Aşklarını.Kavuşamamalarını...Pişmanlıklarını...
Kürk Mantolu Madonna’nın sanki her bir cümlesi başlıbaşına hayatın ve aşkın ve insanın ta kendisidir;
‘’...Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu...
Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk... ‘’
‘’...Bir kadının bize herşeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbirşey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı birşey...’’
‘’...Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı;çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi... ‘’
Bunları söyler Raif efendi romanda.Hani o çalıştığı sıradan memuriyette çok iyi almanca tercümeler yaptığı halde maaşına zam bile istemeyecek kadar arkadaşlarınca hımbıl görülen Raif efendi…
Dünyanın en sıradan, en zavallı,en hımbıl görülen insanı bile , insanı hayretler içinde bırakacak müthiş ve karışık bir ruha sahip olabilir...Neden bunu anlamaktan kaçarız veya görmeyi denemeyiz ?
İşte Kürk Mantolu Madonna'da, Raif efendi gibi dışarıdan bakılınca son derece sıradan bir hayatı varmış gibi görünen bir karakterin yaşadığı, o herkese nasip olmayacak aşka hayret eder ,aşka olan inancınızı her daim sıcak tutarsınız.
Şehirlerde istediği kadar tek gecelik kirlenmeler yaşansın,siz Raif efendilerin ve Mariaların varlığından hep güç alırsınız.
O zaman da çevrenizden duyduğunuz ya da gözlemlediğiniz; aşık olmuş ama bir türlü kavuşamamış öykülerin hiçbirine duyarsız kalamazsınız…O romanların kahramanlarını kollarından tutup,yaka paça bir araya getirmek için ne planlar kurarsınız.
Hatta kafanızda bir şimşek çakar;bçsazkk derneğini kurmayı bile düşünürsünüz benim gibi…
BÇSAZKK-DER, ne demek mi?
=Birbirini çok severken ayrılmak zorunda kalanları kavuşturma derneği…
Delice işte…
Ama
her imkansız gibi görünen hayal gibi de gerçekleşmesi mümkün…
16 Haziran 2008 Pazartesi
BÇSAZKK DERNEĞİ?...
Etiketler:
asi,
evren,
hımbıl,
James Dean,
Kürk Mantolu Madonna,
Marilyn Monroe,
mazi,
meyhane,
saadet,
Sabahattin Ali,
sevgili,
sonbahar,
yağmur bulutu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
mevzu şudur aslında: kendi maria puder'ını bulunca, raif efendi gibi "hayatın bundan ibaret olduğunu zannettiren bilgisizliğimin yerini şimdi, dünyada başka türlü de yaşanabileceğini bir kere öğrenmiş olmanın azabı tutuyordu. etrafimın artık hiç farkında değildim. hiçbir şeyden zevk almama imkan olmadığını hissediyordum." diye düşünebilirsin. ya da raif efendiden farklı olarak "cehalet mutluluktur."
YanıtlaSilhımmm, garip bir paradoks: anlamamak ve arap olmak ya da anlamak ve arap olamamak... enteresan... ne diyorum ben yav... neyse, bu konuyu araştırıp döncem size.
YanıtlaSilElif kaç gündür nedense okuyamadım senin yazını biliyor musun.. Biraz kötü bir zamanımda mıydım neydi.. İstemedim Maria Puder okumak.. Ne kadar da haklıymışım.. Gece 01.00.. Zaten yanlış zaman.. Sen de öyle bir yazmışsın ki üzüldüm.. Nasıl ağır bir duygudur ayrılık. Derneğin faaliyete geçerse haber ver :(
YanıtlaSil